15 Temmuz darbe girişimi kahramanları, "Okçular Tepesi 15 Temmuz Kahramanlarının Hikâyeleri" adlı kitapla bir araya toplandı. Okçular Vakfı ve Erdem Yayınları tarafından çıkarılan kitap 275 sayfa olarak raflardaki yerini aldı. Kitap ilk ağızlardan yazılmış hikâyeleri ve her bir hikâyenin kahramanlarının Reza Hemmatirad tarafından resimlendiği illüstrasyonlarıyla dikkat çekiyor. Bir hikaye ile bana da yer verilen bu eser nesillere aktarılacak bir destandır.
ÇIĞLIKLAR
Hatıralarda yaşanan en uzun ve en karanlık gece olarak tarihe geçecekti 15
Temmuz. Dışarıda, bir yanda kulakları çınlatan jetlerin ve bombaların sesi bir
yanda sivil halkı hedef almış kurşunlar etrafa saçılıyordu. Karanlığa
gömülü şehrin ışıkları bir bir söndürülmeye çalışılırken mermilerin aldığı
canlar gök kubbeye bir yıldız gibi konuyordu. Yüzlerde tedirginlik ve korkunun
yanında özgürlük için atılan adımların heyecanı da vardı. Birbirlerinin önüne
siper olmuş insanlar korkmadan şehadetler getirerek omuz omuza, kurşun
yağmurunda yürümeye devam ediyorlardı. Camilerden okunan salalar birlik ve
beraberlik için umut çağrısının yanında her kurşunun şehit ettiği o korkusuz,
cesur insanımızı temsil ediyordu. Genç, yaşlı, kadın, erkek demeden evlerinden
gelenler telaşla bir oraya bir buraya koşup duruyorlardı. Kimi zaman korku
dolu, kimi zaman coşkulu kimi zaman ise buruk ve hüzünlü...
İçlerinde öyle biri vardı ki kaderin 15 Temmuz gecesi için kendisine
hazırladıklarından habersizdi. Bir baba kızını yanına almış gecenin bir yarısı
vatanın kapısına dayanan darbecilere karşı Boğaz Köprüsünde insanların arasında
ilerliyordu. Hem efkarlı nefesini içine çekiyor hem de mermi seslerine
aldırmadan direnişini devam ettirmeye çalışıyordu. Aşılması gereken bir barikat
açılması gereken bir köprü vardı önlerinde. Hangi cengaver darbecilere karşı
yürümeye devam etse bir kurşunla yığılıp kalıyordu. Vurulan yiğitleri
kurtarmaya çalışan arkadaşları yerde sürünerek ilerleyip yaralıları ve hakkın
rahmetine kavuşanları bir bir kurtarmaya çalışıyorlardı. O esnada bir baba
kızını geride bırakarak mertçe yürümeye başladı. Emin adımlarla ilerlerken
"uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak, bin defa ölürüm de adına leke
sürdürmem. Gururdur, namustur bayrak ve sancak, Aksa da kanım korkma; haini
güldürmem!" diye mırıldanıyordu. Ne zaman ki son kelimeye geldi mert baba
Darbecinin silahından mermi ateşlendi. Mermi ağır aksak ilerlerken mert baba
dimdik yürüyordu.
Yılmadan.
Usanmadan.
Korkmadan…
(Hikayenin devamı ve daha fazlası için kitabı edininiz)