29 Mayıs 2014 Perşembe

GÜN DOĞUMU YOK(MUŞ) ARTIK #Soma


      Gün doğumu yok(muş) artık!
      Bu tarih ne böyle!      Kalmış mı takılı 13 Mayıs diye... Kapanmayan yaralara zaman, şimdi ne an, ne aman... Zaman durur mu derdiniz ya, durdu işte. Biz de 13 Mayıs hala son nefesler...


    Bir gün doğar da nereye... Gün artık kömür karası... Güneş ortağı olmuş acının daha bir ısıtır olmuş. Gözleri perdeli, gönlü buzhane olanlara sevinç olmuş da bize dert ortağı olmuş güneşi saran gece... Ağlıyoruz artık gizlice, gizliden gizliye...


   Her yer mahşeri kalabalık... Soma yüzü olmuş acının feryadın... Ölüm kokusu nedir bilmezken gökyüzünü sarar pervasızca... Sokakları doldurur anaların, kardeşlerin, çocukların, babaların feryatları… Heyhat!

Köyleri Azrail esir almış... Komşu, akraba, dost, evlat, baba, nişanlı, koca el olmuş diğer diyara...

Dip dibe iki ev, iki cenaze...

     İki yaralı ana, bir gelin, bir evlat oturmuş yana yakıla cenaze başına. Köylü nereye taziyeye gidecek şaşırmış. Uzak diyar akrabalarını kavuşturmak cenazelere kalmış. Abileri dizilmiş delikanlının defin işlemleri için. Abisi cenazeyi yıkayacak gözü yaşlı, yüreği yaralı. Sular yıkama aracına kova kova taşınırken gözlerden ırmak olur yaşlar, bir tutar kendini gözyaşı kova kova sulara... Süzülür cenaze yıkama aracından bu dünyaya ait kirler, arda bırakılır her şey, bir arşın kefen arkadaş olur sadelikle. Yeni diyar ferah olurken şehitlere, bu dünya dar gelir, kefen olur kalanlara... Hep denilmez mi zaten "kalana zor" diye...
    Geçmişle yaşanma vakti… Serper tozlarını üzerimize… Yorgan olur yalnız gecelere, ufuk olur gözü perdeli minik yüreklere, zindan olur kırışmış ellere...
   Renksiz kalır şimdi hayaller... Kimileri nasibini almaz bu ibretten sanar ki sadece ekranda bir görüntü, kimilerinin çıkmaz kulağından anın sesleri, kimilerinin ise kömür kokusu bir ömür feryadı olur...