Beni Merak Et Çünkü İyiyim
İnsanın ruhunu etkileyen, yokluğu varlıkla, uzağı yakınla
bir arada kılan hayatın en temel öğesidir şiir. O aşkın süsü, rengi ve bin bir
çeşit dansı, yazanın sırdaşı, saklı kahramanların ebedi birlikteliğidir.
Okur Kitaplığı
bünyesinde çıkan Beni Merak Et Çünkü
İyiyim, sabrı, zarafeti, içtenliği, cevapsız kalmış soruları, sukutu,
feryadı dile getiriyor. Dile getirdikçe dizeler, dipnotluk dizeciklere meydan
okuyor ve okuyucuya kırk bir farklı şiirle kapalı kapılar ardında yeşeren
aşkları, özlemleri, vuslatları sunuyor. Bu sunumda ise başlıklara gizlenmiş
üçlemeler mihmandarınız olacak ve didik didik arayacaksınız şiirlerde saklı
kahramanları…
Bahar ile Zemheri üçlemesi ve BİZ başlığıyla bir
serüven benden sizlere… (Beni Merak Et
Çünkü İyiyim kitabının 64,65,66. Sayfalarını süslemektedir.)
/“Vuslatın hülyasında bitimsiz ay tazesi
/biraz şems biraz pare
Bir baharda öldü
Bahar…
Binlerce kelime düğümlenmiş boğazıma, ne zaman konuşmak
istesem yanlış anlaşılmaktan korkar yine susarım ve başlarım beni tek anlatan
satır satır yazıma… Ama yine de sığmaz kelimelere feryadım, avazım çıktığı
kadar bağırsam da dinmez acım. Ne vakit değerler giderse o vakit eğerler
geliverir ya ardı sıra, işte, şimdi eğer vakti…
Eğer, her şeyden habersiz öylece devam etseydim, bilmeseydim
ben o zemherinin baharı… Bilmeseydim ve getirmeseydim zemheriden sonra baharı…
Açmasaydım işte o an karlar altındaki yarayı…. Yakında ama bir o kadar da
uzakta kalsaydım hep. Ve hep devam etseydi bu döngü zemheriden sonra bahar/aşk
Ben Bahar adı şiirlere yazılan
Ben bahar bir müjdeye
saklanılan ihtimal
Ben bahar göz kapağı
çetrefil akşamların karası
Ben bahar bitmeyen hiç
ve çoğalan yokluk arası
İşte ben o Bahar…
Uzağı yakın kılma adına zemheri, baharın güneşine bırakınca
kendini başlamıştı hikâye evvel zaman içinde… Her ikisini birleştirme adına güneş
doğmuştu son defa ve son görkemiyle… Aşkla dolu bakışlar, aynada beliren anlık
gülümsemeler, uyanır uyanmaz akla düşen o aşk, bitmek bilmeyen nazlı, ahretlik
sorular ardından gelen kahkahalar, yorgun saatleri silip süpüren kahveler,
nereye çıkacağını bilmeden gidilen yollar, kitaplıkları şen eden sohbetler,
kitapçıların rafları arasına sıkıştırılmış muhabbetleri ortaya çıkaran o iki
aşıkla fevkalade geçen saniyeler, dakikalar, saatler, günler ve ardı sıra geçen
aylar sonunda güneşi saklamaya, yok etmeye karar veren zemheri, kar
taneciklerine gömdü baharı. O yeşermeyi bilmeyen tomurcuklar aşkında. Sadece
kendini mevsim bildi o koca bencilliği içerisinde soldurdu işte Bahar’ı…
Olmayan olmayacak ve zamana mahpus yarınlar uğruna… Ve ardından düşündürdü
Bahar’ı; terk edilmiş kadınlar ve erkekler biriktiriyorum evimde. Her biri iki
kapak arasına sıkıştırılmış her biri iki kitap arasına tercih edilmiş…
Ne de olsa sessiz konuşmaların devamıydık B(ahar) İ(le)
Z(emheri). Her daim böyle
sürecek sessiz sedasız… Zaten nasip de tutmaz kader zemheriyi bahara…