6 Mart 2017 Pazartesi

OKÇULAR TEPESİ

   
15 Temmuz darbe girişimi kahramanları, "Okçular Tepesi 15 Temmuz Kahramanlarının Hikâyeleri" adlı kitapla bir araya toplandı. Okçular Vakfı ve Erdem Yayınları tarafından çıkarılan kitap 275 sayfa olarak raflardaki yerini aldı. Kitap ilk ağızlardan yazılmış hikâyeleri ve her bir hikâyenin kahramanlarının Reza Hemmatirad tarafından resimlendiği illüstrasyonlarıyla dikkat çekiyor. Bir hikaye ile bana da yer verilen bu eser nesillere aktarılacak bir destandır.

                                                        ÇIĞLIKLAR

Hatıralarda yaşanan en uzun ve en karanlık gece olarak tarihe geçecekti 15 Temmuz. Dışarıda, bir yanda kulakları çınlatan jetlerin ve bombaların sesi bir yanda sivil halkı hedef almış kurşunlar etrafa saçılıyordu. Karanlığa gömülü şehrin ışıkları bir bir söndürülmeye çalışılırken mermilerin aldığı canlar gök kubbeye bir yıldız gibi konuyordu. Yüzlerde tedirginlik ve korkunun yanında özgürlük için atılan adımların heyecanı da vardı. Birbirlerinin önüne siper olmuş insanlar korkmadan şehadetler getirerek omuz omuza, kurşun yağmurunda yürümeye devam ediyorlardı. Camilerden okunan salalar birlik ve beraberlik için umut çağrısının yanında her kurşunun şehit ettiği o korkusuz, cesur insanımızı temsil ediyordu. Genç, yaşlı, kadın, erkek demeden evlerinden gelenler telaşla bir oraya bir buraya koşup duruyorlardı. Kimi zaman korku dolu, kimi zaman coşkulu kimi zaman ise buruk ve hüzünlü... 

İçlerinde öyle biri vardı ki kaderin 15 Temmuz gecesi için kendisine hazırladıklarından habersizdi. Bir baba kızını yanına almış gecenin bir yarısı vatanın kapısına dayanan darbecilere karşı Boğaz Köprüsünde insanların arasında ilerliyordu. Hem efkarlı nefesini içine çekiyor hem de mermi seslerine aldırmadan direnişini devam ettirmeye çalışıyordu. Aşılması gereken bir barikat açılması gereken bir köprü vardı önlerinde. Hangi cengaver darbecilere karşı yürümeye devam etse bir kurşunla yığılıp kalıyordu. Vurulan yiğitleri kurtarmaya çalışan arkadaşları yerde sürünerek ilerleyip yaralıları ve hakkın rahmetine kavuşanları bir bir kurtarmaya çalışıyorlardı. O esnada bir baba kızını geride bırakarak mertçe yürümeye başladı. Emin adımlarla ilerlerken "uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak, bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem. Gururdur, namustur bayrak ve sancak, Aksa da kanım korkma; haini güldürmem!" diye mırıldanıyordu. Ne zaman ki son kelimeye geldi mert baba Darbecinin silahından mermi ateşlendi. Mermi ağır aksak ilerlerken mert baba dimdik yürüyordu. 
Yılmadan.
Usanmadan. 

Korkmadan…

(Hikayenin devamı ve daha fazlası için kitabı edininiz)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder