Paulo Coelho “Simyacı” kitabıyla ün yapmış bir yazar.
Kitaplarının arasında içtenlikle neşredilen “Piedra Irmağı’nın Kıyısında
Oturdum Ağladım” yazarın kaleminden değil de romanın kahramanının dilinden
anlatılmış. Coelho Tanrı’nın Kadın Yüzünü keşfetmeye çalışmış. Bana öyle
geliyor ki hayat tecrübeleri işlenmiş satırlara. Yoksa acı, sevgi, dert böylesine güzel
işlenemezdi. Yazarın notu kısmı size öyle içerisine alıyor ki kitap bitmesin
diye daha yavaş okumaya başlıyorsunuz.
Olay örgüsü ise şu şekilde gerçekleşiyor; Pilar ve sediği
adam çocukluktan beri tanışıktırlar. Sevdiği
adam dünyayı gezme ve bir şeyler öğrenme hayaliyle Zaragoza’dan ayrılır. Aradan
uzun bir zaman geçtiğinde adam bir gün yazdığı mektupta Zaragoza’ya geleceğini
ve konuşma yapacağını söyler. Geldiğinde Pilar’ı sevdiğini açıklar. Çocukluk
duygularının tekrar kabarmasını istememektedir Pilar. Fakat dürtüleri onu,
sevdiği adamla birlikte uzun bir yolculuğa çıkarır. Pilar artık olmak istediği gibi davranmaya
başlar ve öğrenir ki sevdiği adam bir takım mucizeler göstermektedir. Kaybetmiş
olduğu inançlarını tekrar kazanır ve çocukluktan duyduğu aşkı yine kabarır ve
bu sefer onu kaybedip kaybetmeyeceğini düşünür. Roman tamamen Tanrının Kadın Yüzü üzerinden
yürütülmektedir. Mucizeler gerçekleşmekte ve inancın kutsallığı
doğrulanmaktadır.
Not; Kitap bitiminde bütün cümlelerin altını çizili
bulabilirsiniz.
“Sevmek başkalarıyla
birleşmek, onda Tanrı’nın kıvılcımını keşfetmektir."
“Aşktan daha derin
bir şey yoktur. Çocuk masallarında, prensler kurbağalara öpücük verir ve
kurbağalar sevimli prenslere dönüşür. Gerçek yaşamdaysa, prensler prensesleri
öper ve prensler kurbağaya dönüşür.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder