"Unutulmaması gereken bir kadının öyküsü"
Tarihte hep hükümdarlar arasındaki çekişmeler, sınırsız ticaret hakkı yasaları, askeri birliklerin yönetimi “erkek” üzerine kuruludur. Fakat her şey göründüğü gibi değildir, hele ilk görüldüğü gibi hiç değildir. Bu yüzden perdeleri aralamalı ve tarihin iç yüzüyle karşı karşıya kalınmalıdır. Kenize Mourad Hindistan’ın bağımsızlık savaşının perdelerini aralamış kralın dördüncü karısının mücadelesini ele almıştır. Veliaht prensesinin sarayına perilerin (eş adayları) seçilmesiyle başlar sarayda serüven;
Tarihte hep hükümdarlar arasındaki çekişmeler, sınırsız ticaret hakkı yasaları, askeri birliklerin yönetimi “erkek” üzerine kuruludur. Fakat her şey göründüğü gibi değildir, hele ilk görüldüğü gibi hiç değildir. Bu yüzden perdeleri aralamalı ve tarihin iç yüzüyle karşı karşıya kalınmalıdır. Kenize Mourad Hindistan’ın bağımsızlık savaşının perdelerini aralamış kralın dördüncü karısının mücadelesini ele almıştır. Veliaht prensesinin sarayına perilerin (eş adayları) seçilmesiyle başlar sarayda serüven;
“Ben rakkase değilim,
şairim!”
Sözlerini şaşkın bir sessizlik
karşılıyor, ardından yükselen sesleri Vacid Ali Şah elinin bir hareketiyle
susturuyor.
“Şair öyle mi?” Bu ne
kendini beğenmişlik!
Bir saat sonra
sustuğunda, hareme koyu bir sessizlik hakim. Kadınlardan bazıları belli etmeden
gözlerini silerken, prens düşünceli gözlerle ona bakıyor.
Begüm’ün üzerinden sis dağılıyor, güneş parıldamaya başlıyor Oğlunu
savaşın ortasına sokup önünde zamana siper oluyor. Cesareti, huzuru, yasak aşkı,
vuslatı satırlara işliyor Mourad. Sürekleyici anlatımıyla elinizden
bırakamayacaksınız. Romanların gizemini yitirmemesi için bu kadar yeterli.
Haydi şimdi kitabı almaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder