Bir AŞK senfonisi…
Bazen kâğıt ve kalemle tılsımlar bırakmış dizelerde bazen de
rüzgarla savrulmuş düşünceler dizisinde aşk, gizli hazinelerle doludur,
sırlarla kaplıdır. Sessizlikle mühürlendiğinde büyüleri bozulur.
Kırk ay, kırk alev, kırk mektupla
aşkın cevheri benliğe işlenmiş Mehmet Şamil’in “Posta Kodu;Aşk” kitabında. Nice aşk mektupları çölleri, denizleri,
dağları aşıp uzak diyarlardan sevgilisine kavuşmak için günler, aylar beklemiş,
nice aşk mektupları da özenle yazılmış inci gibi, pullanmış lakin saklamış
maşukun cümlelerini. Fısıltıyla düşünülüp haykırılamayan duygular, elmaslar,
yakutlar kadar değerli sözler, reyhan kokusunda sarhoş edici gizemler,
zindanlara terk edilen maşuklar, ebediyen yaratılan dipsiz kuyuda kalmayacak,
nidalar yükseldiğinde sarıp sarmalayacak ve sen düşünce yollara damlayacak aşk
nağmeleri birer birer…
Kalemiyle fetihlere çıkarak,
kelime üstü feyizle tütmeye başlayan mısralar zinciri, bir sanat anlayışından
tüten şiirler, bir yanda bu sanat anlayışının tüttürdüğü şiir mefkûresi… Bir
yanda yemişin içindeki lezzet, bir yanda yemişin dışındaki lezzet reçetesi…
Aşk’ın içindeki asli cevheri mektuplarına nakşeden Mehmet Şamil’den dökülen AŞK
şöyle aralanıyor;
Heybemde bir öpücük tarlası saklıyorum
kendimi arıyorum senin için/de
gülünü derece şair bulundu
sevinsin
başımda deli rüzgar
Şiiri Aşkına Mırıldanan İçimdeki Lahitler
kendimi arıyorum senin için/de
gülünü derece şair bulundu
sevinsin
başımda deli rüzgar
Şiiri Aşkına Mırıldanan İçimdeki Lahitler
Mehmet Şamil’in gönderilmeyi bekleyen mektuplarını diğer Aşk
kitaplarından ayıran kırk mektubun içerisinde oynanan saklambaç. Bu öyle bir
saklambaç ki bir müzikal eşliğinde, her mektupta ayrı bir ahenk bırakılmış
satırlara… Bulunsun diye gizli hazine ıslık çalıyor adeta her mektupta…
Büyülenmiş satırlar birleştirildiğinde şöyle kesitlerle karşılaşmak mümkün;
Nerelerdeydin, kelebeğin
dokunduğu el
Sen bir yıldız yangınısın, ertelenen vuslat günü, intihar kaçkını
Anahtar bir cümleydi; Körebe
Çöllerinde bir serap, kalbimin duası
Sabır yakasındaki aşk
Duasında kendini unutan adam
Kırık bir testinin sayfalarında yağmurun toprak kokusu…
Anahtarı sendedir kapılarımın…
Sen bir yıldız yangınısın, ertelenen vuslat günü, intihar kaçkını
Anahtar bir cümleydi; Körebe
Çöllerinde bir serap, kalbimin duası
Sabır yakasındaki aşk
Duasında kendini unutan adam
Kırık bir testinin sayfalarında yağmurun toprak kokusu…
Anahtarı sendedir kapılarımın…
Gecenin zifiri karanlığında
aydınlatan bir gönül yangını, dağların eteğinde titreyen bir ışık süzmesi,
bahar dalı, fersahlar yaklaştırsa da beni sana cesaret edemiyorum sana
kapılarımı açmaya hissiyle donatmış eserini Mehmet Şamil. Bu kapağın
içerisindeki anahtarı bulmak ise siz değerli okuyuculara kalmış… O gizemli
cümleleri birleştirin bakalım kırk birinci mektupta size uzanan AŞK uyanacak
mı? Ve sonunda başlayacak sizinde kaleminizden şiirler dökülmeye bizimde olduğu
gibi…
Bir
teneffüs aralığı kadar hasret kaldım gözlerine
Irak düştüm sana gelen
yollarda
Her gidişin vardığı
yollar getirecek beni sana
Biliyorum bunu
Lakin
Cesaret edemiyorum kendi kapımı açmaya...
Cesaret edemiyorum kendi kapımı açmaya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder