6 Nisan 2013 Cumartesi

POSTA KODU;AŞK - MEHMET ŞAMİL





Bir AŞK senfonisi…

Bazen kâğıt ve kalemle tılsımlar bırakmış dizelerde bazen de rüzgarla savrulmuş düşünceler dizisinde aşk, gizli hazinelerle doludur, sırlarla kaplıdır. Sessizlikle mühürlendiğinde büyüleri bozulur.
Kırk ay, kırk alev, kırk mektupla aşkın cevheri benliğe işlenmiş Mehmet Şamil’in “Posta Kodu;Aşk” kitabında. Nice aşk mektupları çölleri, denizleri, dağları aşıp uzak diyarlardan sevgilisine kavuşmak için günler, aylar beklemiş, nice aşk mektupları da özenle yazılmış inci gibi, pullanmış lakin saklamış maşukun cümlelerini. Fısıltıyla düşünülüp haykırılamayan duygular, elmaslar, yakutlar kadar değerli sözler, reyhan kokusunda sarhoş edici gizemler, zindanlara terk edilen maşuklar, ebediyen yaratılan dipsiz kuyuda kalmayacak, nidalar yükseldiğinde sarıp sarmalayacak ve sen düşünce yollara damlayacak aşk nağmeleri birer birer…
Kalemiyle fetihlere çıkarak, kelime üstü feyizle tütmeye başlayan mısralar zinciri, bir sanat anlayışından tüten şiirler, bir yanda bu sanat anlayışının tüttürdüğü şiir mefkûresi… Bir yanda yemişin içindeki lezzet, bir yanda yemişin dışındaki lezzet reçetesi… Aşk’ın içindeki asli cevheri mektuplarına nakşeden Mehmet Şamil’den dökülen AŞK şöyle aralanıyor;

Heybemde bir öpücük tarlası saklıyorum
kendimi arıyorum senin için/de
gülünü derece şair bulundu
sevinsin
başımda deli rüzgar
Şiiri Aşkına Mırıldanan İçimdeki Lahitler

Mehmet Şamil’in gönderilmeyi bekleyen mektuplarını diğer Aşk kitaplarından ayıran kırk mektubun içerisinde oynanan saklambaç. Bu öyle bir saklambaç ki bir müzikal eşliğinde, her mektupta ayrı bir ahenk bırakılmış satırlara… Bulunsun diye gizli hazine ıslık çalıyor adeta her mektupta… Büyülenmiş satırlar birleştirildiğinde şöyle kesitlerle karşılaşmak mümkün;


Nerelerdeydin, kelebeğin dokunduğu el
Sen bir yıldız yangınısın, ertelenen vuslat günü, intihar kaçkını
Anahtar bir cümleydi; Körebe
Çöllerinde bir serap, kalbimin duası
Sabır yakasındaki aşk
Duasında kendini unutan adam
Kırık bir testinin sayfalarında yağmurun toprak kokusu…
Anahtarı sendedir kapılarımın…

Gecenin zifiri karanlığında aydınlatan bir gönül yangını, dağların eteğinde titreyen bir ışık süzmesi, bahar dalı, fersahlar yaklaştırsa da beni sana cesaret edemiyorum sana kapılarımı açmaya hissiyle donatmış eserini Mehmet Şamil. Bu kapağın içerisindeki anahtarı bulmak ise siz değerli okuyuculara kalmış… O gizemli cümleleri birleştirin bakalım kırk birinci mektupta size uzanan AŞK uyanacak mı? Ve sonunda başlayacak sizinde kaleminizden şiirler dökülmeye bizimde olduğu gibi…
 Bir teneffüs aralığı kadar hasret kaldım gözlerine
 Irak düştüm sana gelen yollarda
 Her gidişin vardığı yollar getirecek beni sana
 Biliyorum bunu
 Lakin
 Cesaret edemiyorum kendi kapımı açmaya...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder