13 Eylül 2013 Cuma

SUDAN GELEN - LÜTFİ PARLAK

Bir Hz. Musa Romanı...

Bir bilinçlilik haliyle okumaya başladığımız “Sudan Gelen” bir daire ve bunun başlangıcı yazanıdır. Sonsuzluğu sağlayan, daireyi tamamlayansa okuyandır.
Tarihin değişik dönemindeki olayları, o dönemde yaşamış kahramanları ve onları kuşatan maceraları bizlere sergileyen Lütfü Parlak’ın tarihi romanları “Behramoğlu Balak”, “Yemen” ve “Gençosman” a bir yenisi daha eklendi. Parlak bu tarihi serüvenine bazı geceler bir masal olarak dinlediğimiz, bazen bir çizgi film olarak izlediğimiz, bazen de kutsal metinlerde okuduğumuz Hz. Musa’yı bir roman olarak “Sudan Gelen” ile karşımıza çıkarıyor.  Bu romanında sizi serüvenin içerisine almak için Mısır’la başlayıp Nil nehri boyunca sürükleyip Kızıldeniz’i aşırıyor. Birçok kez Hz. Musa ile ilgili bir takım şeyler okuduk ve aklımızda her zaman asanın toprağa vuruş sesinin tokluğu ile dalgaların uğultulu bir şekilde yarılması yer etti. Kitabı elinize aldığınızda şimdiye kadar dinlediğiniz Hz. Musa kıssasını hatırlayarak kapak resmine bakacak ilk sayfada kendinizi Mısır’da bulacak, Nil nehrinin kenarında otlayan hayvanları, Tanrıça Hathor’u, karışık düşüncelerle boğuşan İmran’ın bitkinliğini hissedeceksiniz. Nil nehrinde Hz. Musa’yı taşıyan sandukanın ilerlemesinin, Mısır’dan çıkışın, Firavun’dan kaçışın derinlemesine analiz edilmesiyle roman kendini sırlıyor ve siz sadece anlatılan karakterleri okumaya başlıyorsunuz. Parlak’ın betimlemede ki ustalığıyla kelimeler anlamlı, hepsinin içi dolu ve göze hoş görünüyor. Diğer tarihi romanlarından da alıştığımız titiz tasvirleri, zaman ve mekan konusunda ince yerleştirmeleri sayesinde romanları vazgeçilmez bir hal alıyor ve okur kitabın içerisinden çıkamıyor, çıksa da etkisinden kurtulamıyor. Bu da Parlak’ın romancılıkta ustaca ilerlediğinin göstergesi. Okur ile roman içerisinde oluşan birliktelik sayesinde Sudan Gelen’in keyifli bir okuma sunduğu kesin.


Tarihi roman yazan yazarlar eserlerini tuttukları notlar üzerine inşa ederler. Üzerinde barınacakları kalenin zeminini ince ince döşedikten sonra yazmaya başlarlar. Lütfü Parlak’ın konuyla ilgili geniş araştırmalar sonucunda eserini kaleme aldığını, kutsal metinlerle birebir örtüşen paragraflar göstermektedir. Romanda zamanın kendini kuvvetle hissettirişi, yeri geldikçe kullanılan geriye ileriye dönüş teknikleri de etkisini göstermektedir. Heybesi hayat yüklü Hz. Musa’yı deste deste, yumak yumak, bütün dalların birleştiği köklerde birbiri ardınca billur gibi dökülen cümlelerle dile getiren Lütfü Parlak’ın diğer romanlarını okuduysanız bu romanında da aradığınızı bulacaksınız.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder