4 Temmuz 2013 Perşembe

KUR'AN'IN İLK KADIN YORUMCULARI - SERPİL BAŞAR


Hayatımızın lezzeti,  tadı, sevinci, sıkıntıya düşünce okuyup-dinleyip içimizi ferahlatan Allah kelamı Kur’an’ın ilk kadın yorumlayıcılarını araştırıp eserinde toplayan Serpil Hanım’ın “Kuran’ın İlk Kadın Yorumcular”ı kitabını ele alacağız.
Kadın yorumcu denildiğinde akla peygamberimizin eşi, Hz. Ebubekir’in kızı, ilk ravi, ilk yorumcu Hz. Aişe gelse de, Serpil Hanım Kuran’ın ilk kadın yorumcularını ele aldığı bu kitabında Hz. Aişe dışında başka isimlere de yer vermektedir. Günümüzde kadın âlim olarak akla kolay kolay isim gelmezken, tefsir ilminde kadınların varlığından söz etmek mümkündür. İlk asırda kadının ilim öğrenme çabası ve yeni zihinsel yapılanmaya daha etkin ve zengin açılımlarla katılımı, pratik hayatlarındaki eylemlerinin yansımaları neticesinde öne çıkan bir unsurdur. Her ne kadar Hanım Sahabeler, İslam’ın ilk yıllarında zorlu yaşam koşullarına maruz kalsalar da, bu, dinlerini öğrenmelerine ve yaşamalarına engel olmamıştır. İşte bu yüzden kadın unsurunu İslam’ın ilk yıllarında pasif ya da kendi içine kapanmış, kıstırılmış bir yapıda görmek yanlış olur. Her türlü zorluğa rağmen o güzide insanlar üzerlerine düşeni en üst düzeyde yerine getirmişlerdir.
Hz.Hatice, Hz. Aişe, Hz.Hafsa, Esma bt. Umeys, Fatıma bt. Kays, Hz. Ümmü Gülsüm bt. Ukbe, Hz. Ümmü Seleme, Enise bt. Ka’b ve daha bilmediğimiz 82 kadın âlim ismi Serpil Hanım’ın araştırmasına konu olmuştur. Onların Kuran tarihine yadsınamayacak katkılarını, başkalarının ayet hakkında sorularına cevap vermelerini, ayet hakkındaki yanlış anlamaları düzelttiklerini, ayetleri kendi görüşlerine delil getirdiklerini ve daha birçok konuya ışık tuttuklarını görmekteyiz. Günümüzde İslam dininde kadınların özellikle toplumsal rollerinin kısıtlandığını, haklarının çiğnendiğini ileri süren çokça eleştiriyle karşı karşıyayız. Hatta günümüzde Kur’an meallerinin erkekler tarafından neşredilmesi üzerine Kuran’ın “bıyıklı yorumu” tabiri sıkça kullanılmaktadır. Fakat okuyacağınız bu eserde, aktif bir rol üstlenen hanım âlimlerin sorunları iletmede ne kadar rahat olduklarını, yapılacak her işin İslam’a uygunluğunu aradıklarını, karşılaştıkları herhangi bir durumu araştırma yoluna gittiklerini ve bir haksızlığa uğradıklarında çözümü için haklarını aradıklarını görmekteyiz. İlk asırdaki kadınlar dini gönüllerinde ve akıllarında içselleştirmiş; meraklı, istekli ve gayretli birer kişilik olarak karşımıza çıkmışlardır. Kuran’a muhataplık açısından kadın ve erkeğin durumu değerlendirildiğinde, kadının muhataplık açısından erkekten bir farkının olmadığı yapılan yoğun vurgunun (erkek kadından üstündür) bir kenara bırakılması gerektiği, bu bilgiler doğrultusunda belirtilmektedir. Aslında bu vurgu, temelinde kadının kadınlığından (cinsel kimliğinden) dolayı erkeklerden zayıf ve nakis olmadığına bir cevaptır. İlk asırda kadınların muhataplıklarını sorgulayıp bir farklılığının olmadığını anladıklarında, ayetlerden inanç ve yaşama alanlarında (hem iman hem amel/eylem boyutunda) istifade ettikleri görülmektedir.
“Sizden erkek olsun, kadın olsun, hiç birinizin çalışmasını boşa çıkarmayacağım. Zaten siz birbirinize eşitsiniz.” (Al-i İmran,3/195)
Serpil Hanım’ın bu eşsiz eserindeki bilgiler ışığında bugün yaşayan her kadın, ilk kadın yorumculara baktığında, kendini geleceğe nasıl yansıtması gerektiği noktasında bir tür projeksiyon yapabilmektedir. Kuran ve tefsir tarihinin kadın aktörleri ve onların yaptıkları üzerine düşünmek, şimdiyi şekillendirmede ve geleceği tasarlamada bizim için de ‘kaçınılmaz’ ilk adımlardan biridir.
Modernizmle aşkınlık’ın dedikoduya ve söylentiye dönüştüğü bir çağdayız; bu sebeple yaşam şifremiz olan Kur’an-ı Kerim ile hemhal olmaya...

(Âlâ Dergi'sinde yayımlanmıştır.)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder