21 Haziran 2013 Cuma

İKTİDAR PARANTEZİ /Kadın, Dil, Kimlik - CİHAN AKTAŞ




Bu sefer konuğum Cihan Aktaş’ın İktidar Parantezi. Konuğum diyorum çünkü kitap okurken hissediyorum yazarı karşımda ve aramızda bir muhabbettir başlıyor. Cihan Aktaş’ın son yıllarda kaleme aldığı yazılarından kadın, dil ve kimlik teması etrafında seçmeleri içermektedir İktidar Parantezi. Gündem çerçevesinde yazılan fakat gündeme teslim olmayan yazılardan oluşan bir seçki, bazen iktidar parantezlerinde bir imhaya veya unutulmaya terk edilen, bazen de parantez içinde zapt olunmak amacıyla kısmi ve zahiri özgürlüklerle nispi bir varlık hakkı tanınan kesim, kavram ve olgulara yoğunlaşıyor.
Kitabın içindekiler kısmını açtığınızda karşılıyor sizi çarpıcı başlıklar “Kadınlar Birbirini Dinliyor Mu Gerçekten” , “Başörtüsünün Desenleri: Hicap, Tevazu ve Rıza” , “Siyah Çarşaf ‘Beyaz’ Öfke” , “Reformist Aydınların Sessizliği” ve dahası… Yaşanmışlıklar kokuyor kitapta, yılların izlerini taşıyor hatıralar. Cihan Hanım’ın katıldığı söyleşiler, paneller günlük olaylar çerçevesinde gelişse de toplumsal bir hareketin yol göstericisi oluyor. Ve kitabın eşsiz kahramanları Fatma Hanım’ı, ressam Gökhan Özcan’ı, Fatma Aliye’si adı geçen birçok yazarı bu serüvene dahil oluyor.
Başörtülü kadınların önüne konulan yasaklar dizisi mahrumiyet, yıpranmışlık, kısıtlanmışlık. Günümüzde bu yasaklar kime ne kazandırdı? Modern dünyada her şey değişiyorken Müslüman kadının nasıl değişmeden durabileceği düşünülebiliyor.
Kadınlar; savaşların ve barışların çekim arkası kahramanları, bir evin huzuru, neşe vereni, herkes uyurken tedirgin olanı, kaygı çekeni, geçim derdine düşüp bahar aylarında ot toplayanı, konserve kuranı, 12 Eylül’ün acısını hissedeni, bağrına basanı. Çocukken, genç kızken hayal edilen yapılacaklar listesi ve başörtüsü yasağı nedeniyle gerçekleşemeyen hayaller. Kimi öğretmen, kimi mühendis, kimileri hukukçu olmayı istemiş. Sonra erteleme ve paranteze alma yıllarına geçilmiş. Sınıflar, ofisler terk edilmiş, diplomalar rafa kaldırılmış. Büyük bir sürecin ardından hayalleri gerçekleştirme uğruna kadın derneklerinde, yardım kuruluşlarında, bir takım cemaatlerin faaliyetlerinde yer alan bir sürü kadın var isteklerini başaran. Onlar hem bir anne hem bir yol gösterici. Bir çekilme söz konusu değil onlarda olan bu durum. Tamamen kendilerini, hayallerini, dinlerini, özgürlüklerini koruma ve çözüm arayışı. Kendi kimliklerinden ve görünüşlerinden vazgeçmeden bunu başardılar. Kenar kuytu mahallelerde değil şehir merkezlerinde yaşayarak bu kimlik oluştu. Hepsinin içinde mücevherler saklı fakat işin aslı onu ortaya çıkarmakta ve Cihan Hanım bunu şöyle dile getiriyor “ömrü kirleri paklamayla geçen kadının da yeteneklerini keşfetmek için biraz boş zamana, dinlenmiş bir zihne ihtiyacı var”.
Paranteze almalar da ne bir dönemle sınırlıdır, ne de coğrafyayla. Avrupa’da yükselen İslamofobi, çok da uzaklara gitmeyen faşizmden kaynaklanan katliamlar hatırlandığında, parantezlerin her daim mevcut ama içine dahil edilenlerin değişken olduğunun güncel ifadesidir.
Parantezlere yeni parantezler açarak yola devam edildiğini de görmekteyiz. İstenilen, gerçekleşmemiş parantezin sınırlarıyla uzlaşarak bu havaya bürünmek yerine Müslümanlar, karşı bir parantez açmayı kendilerine bir yol bilmişlerdir.

(Âlâ Dergisinden yayımlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder