Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi
olan Köksal Alver’den on dört hikayelik bir eser Çevgen... Çevgen ne demek
diyenler olabilir. Çevgen;elde taşınacak incelikte değnek demektir.Eserin adına
baktığımızda neydi Köksal Alver’e Çevgen dedirten diye bir merak sarar bizi.
Hikayeleri okuduğumuzda yalın diliyle ve tek satırlık
cümleleriyle karşılar bizi Çevgen. Bir hikaye Alver’in kızına, bir hikaye
oğluna, bir hikaye de Hafız Ahmet Çalışır’a ithaf edilmiş. Bu hikayelerde
herşey doğal akışıyla ilerlerken kimi zaman bir çığlık, bir yığılma ile kriz
başlayabilir ama her ne denli olursa olsun yaşamın farklı detayları ile büyüler
bizi (zam)an.
Bir sinek vızıltısı, bir tatil, öğrencilerin bitmek
bilmez KPSS, ALES, TUS, YGS stresleri, nefesini tüketen hayat, titrek ellerin
araladığı kapılar, uykularından dehşetle uyanıp korkulu bakışları giyinen
çocuklar, saklı ama bir o kadar da gizemli bir dünyayı bağrında barındıran
işlemeli ceviz sandıklar, kalabalığın ruhsuz bir güruh olduğunu kabul edenler,
halis niyetler, halis niyeti suistimal eden eylemler, iyi ya da kötü hayatın
tüm renkleriyle Alver’in bu eserindeki hikayeler aynen böyle... Okunan bir
satırda, görülen bir fotoğrafta, bir hayalde hatta hayatın en olmadık vaktinde
göz kırpar bizlere hikayeler...
Uslubuyla eserini bir solukta okutan Alver,
akademisyenliğini de bir kenara bırakmıyor ve Machiavelli hikayesine dipnot
atarak farkını ortaya koyuyor. Her bir satırın yaşanmış olması ve bu değerli
an’ların ona değneklik yapması bize kitabın isminin neden Çevgen olduğunun bir
kanıtını sunuyor.
iyi okumalar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder