Duygular yelpazesinde ana duygulardan biriydi
sevgi. Sevgisi tükenen insanın bu yüzden zordu işi. Çünkü sonsuza uzanan
saltanatta “Yenilgi” , “Mağlubiyet”, “Yalnızlık”, “Değişim”, “Korku”,
“Güzellik”, “Kararlılık”, “Zarafet”, “Mucize”, “Saygı”, “Sadakat”, “Endişe”,
“Kaygı” gibi duygulara nispetle katışıksızdı “Sevgi”… Paulo Coelho’dan duygular
rahlesine bir yenisi daha eklendi “Aldatmak”.
Hayatın
yaşamamız gereken duygularını, kendi içimizde farklı anlamlandırırız. Kendi
büyümüzün etkisi, anlamlandırdıklarımıza yansır. Bazen ön yargılarımız bazen de
değerler yardımcı olur bize. Fakat bunlar bizi sarıp sarmalar. Hayatın
getirdikleriyle beklentiler uyuşmadığında “neden yaşamımız kaderimizi
belirlemeye girişir” diye sorarız. Modern dünya kadını Linda’nın gelgitlerini de
felsefik bir yaklaşımla ele alıyor “Aldatmak”.
Linda 31
yaşında, Cenevre’de yaşayan iki çocuk annesidir. En iyi gazetelerden birinde
gazetecidir. Bir gün 16 yaşındayken aşık olduğu sevgilisi siyasetçi Jacob König
ile karşılaşır. Linda, Jacob ile gazete için röportaj yapacaktır. Bu günden
sonra Linda’nın hayatı tamamen değişir. Duyguların gizemi içerisinde etik
olmayan davranışlarda kendini bulur. Beyni, her şeyin yolunda olduğunu
söylese de ruh yolunu kaybeder. Hayatı hangi hakla adaletsizce yaftaladığını
bilmez, şaşkına döner. Vaktinde bir olaya seyirci olunca ani tepkiler vererek
yakınan kadın şimdi kendi başrolünde milyon tane bahane bularak kendini
kandırır. Her cümlesinde başkalarını kınayarak kendini sakınan kadına o an bir
gün gelip çatınca peri masalında yaşamayı her salisesinde diler. Diler
de artık koşullar değişmiştir. Hayaller hep riskler içerir. Bu risklerin
elbette bedelleri vardır. Bazen armağanlarla karşılanırsın bazen taşlarla…
Bu kitap aslında sadece Linda’nın
sorununu anlatmıyor, günümüz kadınlarının da dile getiremediği problemleri
ustalıkla yansıtıyor. Duygusal dengesizliğe ışık tutan “Aldatmak”ta duygunun
doğasını belirleyen birazda kadındır. Ama anlamlandırmanın yapılması; duygunun
gönle, ruha dokunduğu an’ın sınırlarınca sınırlıdır. Bana öyle geliyor ki hayat
tecrübeleri de işlenmiş satırlara. Yoksa acı, sevgi, dert böylesine güzel
işlenemezdi. Bu romanın doyumsuz lezzetine ulaşmak için tadına bakılmalı.
Bakılmalı ki kavramların altındaki iç manayı, gizemi ve nihayetinde sevgiyi
yeryüzüne indirebilme kabiliyetini kavrayabilmek umudu doğsun günlerimize,
gönüllerimize, ‘gör’eceklerimize…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder