11 Kasım 2014 Salı

ALDATMAK-PAULO COELHO




 Duygular yelpazesinde ana duygulardan biriydi sevgi. Sevgisi tükenen insanın bu yüzden zordu işi. Çünkü sonsuza uzanan saltanatta “Yenilgi” , “Mağlubiyet”, “Yalnızlık”, “Değişim”, “Korku”, “Güzellik”, “Kararlılık”, “Zarafet”, “Mucize”, “Saygı”, “Sadakat”, “Endişe”, “Kaygı” gibi duygulara nispetle katışıksızdı “Sevgi”… Paulo Coelho’dan duygular rahlesine bir yenisi daha eklendi “Aldatmak”.
    
Hayatın yaşamamız gereken duygularını, kendi içimizde farklı anlamlandırırız. Kendi büyümüzün etkisi, anlamlandırdıklarımıza yansır. Bazen ön yargılarımız bazen de değerler yardımcı olur bize. Fakat bunlar bizi sarıp sarmalar. Hayatın getirdikleriyle beklentiler uyuşmadığında “neden yaşamımız kaderimizi belirlemeye girişir” diye sorarız. Modern dünya kadını Linda’nın gelgitlerini de felsefik bir yaklaşımla ele alıyor “Aldatmak”.
Linda 31 yaşında, Cenevre’de yaşayan iki çocuk annesidir. En iyi gazetelerden birinde gazetecidir. Bir gün 16 yaşındayken aşık olduğu sevgilisi siyasetçi Jacob König ile karşılaşır. Linda, Jacob ile gazete için röportaj yapacaktır. Bu günden sonra Linda’nın hayatı tamamen değişir. Duyguların gizemi içerisinde etik olmayan davranışlarda kendini bulur. Beyni, her şeyin yolunda olduğunu söylese de ruh yolunu kaybeder. Hayatı hangi hakla adaletsizce yaftaladığını bilmez, şaşkına döner. Vaktinde bir olaya seyirci olunca ani tepkiler vererek yakınan kadın şimdi kendi başrolünde milyon tane bahane bularak kendini kandırır. Her cümlesinde başkalarını kınayarak kendini sakınan kadına o an bir gün gelip çatınca peri masalında yaşamayı her salisesinde diler. Diler de artık koşullar değişmiştir. Hayaller hep riskler içerir. Bu risklerin elbette bedelleri vardır. Bazen armağanlarla karşılanırsın bazen taşlarla…
               Bu kitap aslında sadece Linda’nın sorununu anlatmıyor, günümüz kadınlarının da dile getiremediği problemleri ustalıkla yansıtıyor. Duygusal dengesizliğe ışık tutan “Aldatmak”ta duygunun doğasını belirleyen birazda kadındır. Ama anlamlandırmanın yapılması; duygunun gönle, ruha dokunduğu an’ın sınırlarınca sınırlıdır. Bana öyle geliyor ki hayat tecrübeleri de işlenmiş satırlara. Yoksa acı, sevgi, dert böylesine güzel işlenemezdi. Bu romanın doyumsuz lezzetine ulaşmak için tadına bakılmalı. Bakılmalı ki kavramların altındaki iç manayı, gizemi ve nihayetinde sevgiyi yeryüzüne indirebilme kabiliyetini kavrayabilmek umudu doğsun günlerimize, gönüllerimize, ‘gör’eceklerimize…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder